4 Kasım 2010 Perşembe

Kelam-ı İntizam (Kırkbir)



En güzel günlerimde sen ol...

Öldüğümde olma yanımda, bakma serin, yerde uzanmış bana...

Ellerin değmesin bağrına, gözlerde nem, içinde ateş olmasın...

Bakmadan indir resimleri duvardan, kaldır at sandıkları içinde bir yudum ben varsa...

Koklamadan boşalt dolabımı, dağıt eskileri fakir, fukaraya...

Hasret kalma bana, aklına da getirme hiç, gelsem de bundan sonra beyhude serzeniş...

Yaklaşma mezarıma, okuyacaksan da uzaktan oku bana...

Kusruma bakma, bendeki ivedili veda, boğazımda kaldı elveda...

Tutamadım sözümü, açamadım gözümü hiç senli baharlara...

Son mirasımdır sana üzerimde solmuş papatyalar...

Koklayıpta arama beni, yoksa boyunlarını bükecekler...

Söyleme gittiğimi, güz dolmasın, sararmasın gönülleri...

Yokluğuma üzülüpte sitem etme hakka, bağlama karalar...

Biraz sarı saç, iki de ela gözdür giden, çok da yakışıklı değildim zaten...

22 Eylül 2010 Çarşamba

Kelam-ı İntizam (Kırk)


Göçmektedir kalem çok sevilen buğdaY tenli Yardan, aldanma sakın, Yalandır acısı mısraların, Yalandır amansız manalar, soluk teninden bellidir gidişat, artık saklanamaz; elbet bulacaktır onu zalim mukadderat.HıYanet değil bu veda, adeta bir Yakarış inadına, gönlü bilmez, elden gelmez riYa, çoktan emanet etti ruhunu hiç gelmez baharlara.Yazamaz artık, bitti, son nefesini de verdi bir kara kaşa, şimdi Yurdu bağrıdır Yalnızlığın, mezarıYsa kurumuş bir ıstampa...

30 Mayıs 2010 Pazar

Kelam-ı İntizam (Otuzdokuz)


Aşığınım, gözlerindir katilim ve yoktur hiç tanık saçlarından başka kör yazgıma, yıldım sanma, çıkmaktayım merdivenleri ağır olsada, pembeler kaplar her yanım gökten düşen yaşlardan, öksüzdüm ben yedi yaşlarında, sen, ağlar gözlerin baktığı kırmızı buğu okul sonlarında, ıssız sokaklarda vuslattın  muavini kar olan ansız şafakta, ölmüştüm ben, sokmuştu akrep, beddualardaydı yelkovan, izdin gönlümde kağıt kesiği, kandın koyu kırmızı akan kederimden, düştün sen uyanmamak için yattığım uykularda, korktum ben, ateş aldı defter arası güllerim, isiydi gözdünden akan, ben değil sürmendi asıl öksüz kalan, öfkelenmiştim, alma ahını kalemin! gözünde sürmedir ruhu zahir, olmasın mürekkebin kan, sukûtun idam, tel ağlıyordu hırsından, katildim, susan dillerimdi sırtında zalim bıçak, akan kandı aşikâr gözlerinden ve sıra bekler nice yaşlar saf tutacak...

10 Mart 2010 Çarşamba

Kelam-ı İntizam (Otuzsekiz)


Dermansız derde giden yoldur yegane dostum, sensizlik yolculuklarında yorgun düşmüş beden, gözler rutubetten yosun tutmuş yeşilin en acı gününde ve gönül bir kez daha yitecek bu cehalette. Aylardan kıyamet, günlerden mahşer, ölümdü saat, kırmızılar içine gömün beni, heder etmeyin üstümde çiçekleri, herkes gitsin ama; sen bırakma beni. Tek tel yeter dokunmaya saçından, sakın sulama toprağımı yaşınla, kaldıramaz ruhum artık papatyadan başka. Ama unut beni, harcama bensiz günleri, bağlama hiç karalar, giyme yas rengini, hatırlamaz ol ela gözleri, zaten duymazsın bundan sonra sesisimi, yak benli her kareyi, bir kere de sen öldür beni...